GenelAyıplı Mal ve Hizmet

19 Eylül 2024

Ayıplı Mal Kavramı

Türk Borçlar Kanunu’nun 219. maddesinde malın ayıplı olup olmadığına dair genel bir çerçeve çizilmiş olup, Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’da (TKHK) ayıplı mal kavramı daha detaylı düzenlenmiştir. Kanun’un 8. maddesine göre, tüketiciye teslim edilen malın, sözleşmeye uygun olmaması hâlinde, bu mal ayıplı olarak kabul edilmektedir. Özellikle malın, teslim sırasında sahip olması gereken nitelikleri taşımaması, kullanım amacına uygun olmaması veya benzer ürünlerle kıyaslandığında beklenen performansı göstermemesi gibi durumlar ayıplı mal olarak değerlendirilir.

Yargıtay, ayıplı mal konusunda tüketiciyi koruyucu yönde birçok karar vermiştir. Örneğin, Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, ikinci el araç satışında gizli ayıp olduğunun sonradan ortaya çıkması hâlinde, tüketicinin araç bedelinin iadesini talep edebileceği hükme bağlanmıştır. Yargıtay, malın görünmeyen ya da hemen fark edilemeyen bir kusur taşıması durumunda da, bu kusurun tüketicinin zararın doğmasına neden olduğunu ve bu durumda satıcının sorumlu olduğunu vurgulamıştır.

“Satın alınan arabanın motorunda kısa bir süre sonra ciddi bir arıza çıkması, gizli ayıp olarak kabul edilmiş ve tüketici, tamir masraflarının yanı sıra araç bedelinin iadesini talep etmiştir.”
(Yargıtay 13. HD., E. 2017/5654, K. 2018/1179)

BAM’lar da Yargıtay kararlarına paralel olarak ayıplı mal davalarında tüketici lehine kararlar vermektedir. Örneğin, bir BAM kararında, bir beyaz eşyanın tesliminden kısa süre sonra bozulması, ayıplı mal kapsamında değerlendirilmiş ve tüketiciye bedel iadesi ile tazminat talebi hakkı tanınmıştır.

2. Ayıplı Hizmet Kavramı

Ayıplı hizmet, TKHK’nın 13. maddesinde düzenlenmiştir. Buna göre, hizmetin ayıplı olması hâlinde, tüketiciye sunulan hizmetin sözleşmeye uygun olmaması durumunda tüketicinin hakları doğar. Hizmetin kusurlu sunulması, eksik ifa edilmesi ya da tamamen ifa edilmemesi gibi durumlar ayıplı hizmet kavramı altında incelenir.

Ayıplı hizmetle ilgili Yargıtay kararlarında, tüketicinin korunması esastır. Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin bir kararında, tatil paketi satın alan bir tüketicinin, vaat edilen şartların yerine getirilmemesi nedeniyle tazminat talebi kabul edilmiştir. Bu karar, ayıplı hizmet kavramının geniş kapsamını ortaya koymakta ve tüketicinin uğradığı maddi ve manevi zararların tazmin edilebileceğini göstermektedir.

“Bir otelde vaat edilen hizmetlerin (deniz manzaralı oda, spa, vb.) yerine getirilmemesi ayıplı hizmet olarak kabul edilmiş ve tüketiciye maddi ve manevi tazminat ödenmesine karar verilmiştir.”
(Yargıtay 13. HD., E. 2015/7921, K. 2016/876)

Bir BAM kararında, eğitim hizmeti sağlayan bir kursun vaat edilen eğitimi eksik ya da yanlış vermesi nedeniyle, tüketicinin tazminat talebi kabul edilmiştir. Kararda, sözleşmenin gereklerinin tam olarak yerine getirilmemesinin ayıplı hizmet oluşturduğuna ve bu durumda tüketicinin çeşitli seçimlik haklara sahip olduğuna vurgu yapılmıştır.

Ayıplı hizmetin en önemli unsuru, hizmetin sözleşmeye uygun olarak yerine getirilmemesidir. Hizmetin eksik veya kusurlu bir şekilde sunulması durumunda tüketici, ayıplı mal hükümlerinde olduğu gibi, bedel iadesi, tazminat ya da sözleşmeden dönme gibi haklara sahiptir. Ayrıca, ayıplı hizmet kavramının, sadece hizmetin sunulma biçimi ile sınırlı olmadığı, hizmetin sonucunun da önemli olduğu vurgulanmaktadır.

3. Tüketicinin Seçimlik Hakları

Ayıplı mal veya ayıplı hizmet karşısında tüketicinin çeşitli seçimlik hakları vardır. Bu haklar TKHK’da açıkça düzenlenmiştir:

  • Malın ya da hizmetin bedelinin iadesi,
  • Ayıplı malın yenisi ile değiştirilmesi,
  • Hizmetin yeniden ifası,
  • Malın ya da hizmetin ayıbının giderilmesi.

Yargıtay ve BAM kararlarında da tüketicinin bu hakları doğrultusunda hareket edebileceği ve satıcı ya da hizmet sağlayıcının sorumluluktan kaçınamayacağı kabul edilmektedir.

4. Sonuç

Ayıplı mal ve ayıplı hizmet kavramları, tüketicinin korunması bağlamında oldukça önemli hukukî müesseselerdir. Hem Yargıtay hem de BAM kararları, bu konudaki uyuşmazlıklarda tüketici lehine kararlar vermekte ve doktrin de bu yaklaşımı desteklemektedir. Ayıplı mal ve hizmetin geniş kapsamlı yorumlanması, tüketicinin korunmasını sağlayan önemli bir araç olarak öne çıkmaktadır. Bu bağlamda, tüketici hukukunun sürekli gelişen yapısında, satıcı ve hizmet sağlayıcıların dikkatli olması gerektiği vurgulanmaktadır.